|
|
|
-
-
Tren : Tren, dünyada ilk kez 1800'lü yılların başında, İngiltere'de kullanılmaya başlanmıştır. Tren, Richard Trevithick adında bir mühendis ile İngiltere'nin Pennydarran bölgesinde bir maden sahibinin iddialaşmaları yüzünden doğmuştur. Mühendis Trevithick, 10 ton ağırlığındaki demirbuharlı makineyle Pennydarran'dan Cardiff'e kadar raylı bir yol aracılığıyla hiç zorlanmadan taşıyabileceğini iddia ediyordu. Böylece 6 Şubat 1804 tarihinde Tram-Waggon adlı bir lokomotif 10 tonluk demir yükü ve ayrıca 70 yolculu bir arabayla Cardiff'ten hareket etti. 16 km uzunluğundaki Pennydarran-Cardiff yolu, beklemeler ve tamirler de hesaba katılırsa, tam 5 saatte aşılabildi. Elde ettiği bu başarılı sonuca karşın Trevithick'in şansı yaver gitmemiş bu yeni makineyi daha fazla geliştirememiş ve böylece makinenin o günlerdeki yaygın ulaşım aracı hayvanlardan daha üstün ve etkin olduğunu ispatlayamamıştır. İşte bu nedenledir ki, trenin bulunuşu, başka bir İngiliz'e, George Stephenson'a mal edilir. George Stephenson, daha sonraki yıllarda, peron, lokomotif ve vagon tasarımları çizmiş ve bunları gerçekleştirmiştir. Böylece o günün buharlı lokomotifi... gelişimin bir simgesi halini almıştır. Stephenson, 27 Eylül 1825 tarihinde yalnızca yolcu ve yük taşıyarak Dünya'nın ilk demiryolu taşımacılığını gerçekleştiren treni, İskoçya'da Darlingthon ile Stockton arasında kullanmıştır. Yine Stephenson, bu tarihten beş yıl sonra saatte 24 km hızla gidebilen ve Rocket adını taşıyan yeni bir lokomotif modeliyle büyük ticari önemi olan Liverpool-Manchester1831'de Amerika Birleşik Devletleri'nde, 1832'de Fransa'da 1835'te Belçika ve Almanya'da 1837'de Rusya'da ve 1848'de İspanya'da demiryolu kullanılmaya başlanmıştır.
Hızlı tren
Hızlı tren, normal trenlere göre daha hızlı yolculuk etme olanağı sağlayan bir demiryolu taşımacılığı yöntemidir. Genel olarak saatte 200km'den yüksek hızlara çıkabilen tren türü olarak kabul edilmektedir. Fransa'daki TGV, Almanya'daki ICE ve gelişme aşamasındaki Manyetik raylı trenler bu tren türüne örnek gösterilebilir.
Şu anda Almanya, Belçika, Çin, Finlandiya, Fransa, Güney Kore, İngiltere, İspanya, İtalya, Japonya, Portekiz, Tayvan,Türkiye saatte 200 km hızın üzerine çıkan trenlerle bu taşımacılığı gerçekleştirmektedir.
TCDD 2003 yılında Ankara-Eskişehir illeri arasındaki hızlı tren ray hattının yapımını başlatmıştır. Mart 2009'da başbakan sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımlarıyla hat kalka açılmıştır. İlk hızlı tren seferine teşrif eden sayın başbakan, sefer sırasında makinistlere ve mühendislere birtakım sorular yöneltmiştir. Ayrıca makinist koltuğuna geçerek kısa süreli tren denetimini icra etmiştir.
Metro
Metro Şehrin semtlerini genellikle yer altından birbirine bağlayan ve elektrikle çalışan süratli trenlere ve bunların işlediği tünellere verilen isim. Metro ihtiyacı şehirlerin kalabalıklaşması sonucu düşünülmüş ve trafik akışına büyük kolaylık getirmiştir. Şehir, taşımacılık yönünden yer altına doğru gelişmekle hem yerden kazanılmış, hem de şehir gürültü seviyesi büyük ölçüde düşürülmüştür. Metroların nükleer savaşlarda en uygun bir sığınak olduğu da düşünülürse önemi daha iyi anlaşılır. Dünyanın ilk metrosu 6 km olarak Londra'da yapılmıştır. Bu metronun inşaası 1860'ta başlamış ve 1863 senesinde tamamlanmıştır. Metro inşaasından sonra metro üzerine gelen yollar yeniden düzenlenmiştir. İnşa tekniği olarak şehir zemini kazılıp metro düzenlendikten sonra tekrar üzeri kapatılıyordu. 1866 senesinde şehrin güneyinde inşaası başlayan metroda ise 3,2 m çapındaki çelik borular yer altından hidrolik krikolar yardımıyla yatay olarak ileri doğru itilip, içerisi, basınçlı su ve hava ile boşaltılıyordu. Londra'nın toprak yapısı killi olduğundan bu metod başarılı oldu. İlk tasarıya göre bu tünellerde kablolu işletme uygulanacaktı. Açılıştan önce bu karar değiştirilerek elektrikli çalışma yöntemine geçildi. 1900'de Londra'ya gelen Charles Tyson Yerkes adlı ABD'li bir demiryolu yapımcısı, şehrin tünel ağını genişletme ve daha önceki buharlı bölümleri de elektrikliye dönüştürmeyi üstlendi. Bu çalışmalar sonunda buharlı lokomotifler 1905 yılında yerini tamamen elektrikli lokomotiflere bıraktı. Bugün Londra metrosunda toplam demiryolu 400 kilometreye ulaşmıştır. Londra Metrosunun İkinci Dünya Savaşında Alman hava hücumlarındaki sığınak görevi çok büyük olmuştur.
Glasgow Metrosu 10,4 km boyunda olup, önceleri İstanbul Metrosuna (Tünel) benzer halat sistemiyle çalışıyordu. 1935 senesinde elektrikli trenlere çevrildi.
Budapeşte Metrosu yine kazarak açma metodu ile yapılmıştır. 1896 senesinde işletmeye açılan metronun boyu 4 km'dir. Metronun yan tarafları duvar, üst tarafı çelik kolonlarla örtülüdür.
Paris Metrosu, dünyanın üçüncü büyük yer altı demiryoludur. Paris Metrosunun en büyük özelliği dairesel ve radyal ulaşımla şehrin her noktasının metrodan istifade edebilmesidir. Paris Metrosu dünya metroları içinde en kalabalık olanıdır. Metro inşası 1898'de başlamış ve 1900'de 14 kilometresi tamamlanmıştır. Paris'te kullanılan yöntemde önce metro güzergahı üstünde belli noktalarda düşey çukurlar kazılıyor, bunlarla istenen derinliğe inildikten sonra tünellerin iki yana doğru açılmasına başlanıyordu. Bu metod faal bir şehrin trafiğini aksatmadan metro inşaatı için geçerlidir.
New York Metrosu dünyanın en geniş ve teferruatlı metrosudur. İnşası 1870'te başlamış, 1966 senesinde 390 kilometreye ulaşmıştır. New York metrosu Paris Metrosu yapısındadır. Kabloları, metro içinde kanallardan gider. Trenler 550 volt doğru akımla çalışır. Trenlerin metro seferleri elektronik sinyal sistemleriyle elde edilir. Herhangi bir tehlike durumunda trenler sinyal sistemleri aracılığıyla otomatik olarak durdurulabilir.
San Fransisco Metrosu şehir altında ve tüp boruları halinde San Fransisco Körfezinde yer alır. Tren programları kompüterle yönetilir.
Yolcu miktarına göre tren seferleri otomatik olarak artar ve azalır.
Moskova Metrosu 1931-1935 seneleri arası kadın erkek 75.000 işçinin çalışmasıyla yapılmıştır. Metro inşa tekniği Paris Metrosunda olduğu gibidir. 1970'lerde toplam demiryolu uzunluğu 127 kilometreye ulaşmıştır.
Dünya üzerinde faaliyette bulunan diğer metrolar Berlin, Roterdam, Boston Washington, Toronto, Montreal, Tokyo, Kyoto, Osaka, Nagaya şehirlerindedir. Küçük çaplı metrolar Avrupa şehirlerinin hemen hepsinde mevcuttur.
İstanbul'da Beyoğlu ile Galata'yı birbirine bağlayan Tünel, Abdülaziz Han zamanında yaptırılmış olan Türkiye'nin ilk metrosudur. 1874 yılında kazısı biten tünel 17 Ocak 1875'te törenle hizmete açıldı. 626 m uzunluğunda 6,60 m genişliğinde olan Tünel, elektrik kullanılmaya başlandığı zamana kadar gaz lambaları ile aydınlatılırdı. Kullanılan arabaların iki yanları açık olup, yolcular ayakta gidip gelirdi. Ücret ise ilk başladığında 10 paraydı. Halkın çok rağbet ettiği Tünelde, o günlerde günde 25.000 yolcu taşınırdı. 1984 senesinde de taşınan miktarın bu civarda olduğu göz önüne alınırsa o zaman rağbetin ne kadar çok olduğu anlaşılır.
Vagonlar, yukarı çelik koletle çekilmekte ve kazaya meydan verilmemek üzere sık sık kontrol edilmektedir. Kablo kopması sonucu 1876, 1902, 1918, 1921, 1943 yıllarında kazalar oldu. 1971 yılında tünel baştan sona yenileştirilerek, elektrikli hale getirildi.
Galata'dan Beyoğlu'na Tünelden çıkmak bir buçuk dakika sürer. Günde 174 sefer yapılır ve vagonların sürati 21 kilometredir. Vagonlara binebilen en çok yolcu sayısı ise 150'dir.
İstanbul'un metroya olan ihtiyacı devamlı ifade edilmesine rağmen, ancak 22 Haziran 1986'da yapımına başlandı. Toplam uzunluğu 25 km olarak planlanan ve Yenikapı'dan başlayıp Vatan Caddesi, Bayrampaşa, Sağmalcılar, Ferhatpaşa, Esenler, Bağcılar, Yenibosna, Havalimanı ve Ataköy'e kadar geniş bir güzergahı takip edecek olan metronun Aksaray-Ferhatpaşa arasındaki yedi kilometrelik ilk bölümü Mart 1989'da ulaşıma açıldı.
Metroyu birkaç kat yaparak kapasitesini arttırmak mümkündür. Paris, Londra, New York, Tokyo metroları bu tiptir. Gürültüyü azaltmak için, ilk olarak 1956'da Paris'te denenen lastik tekerlekli metro, daha sonra Avrupa ve Amerika'da bulunan birçok şehirde kullanılmaktadır.
v
|
|
|
|
|
|
|
|
Bugün 3 ziyaretçi (5 klik) kişi burdaydı! |
|
|
|
|
|
|
|